Allright! So here I am to report you on the first day of the low FODMAPs diet.
Day 1:
Sunday was my first day, and since I decided to start the low FODMAPs diet at 11:30pm on Saturday night, there wasn`t really anything suitable for me to have for breakfast before my 70k bike ride training. I tried my best to fix a smoothie from the suitable ingredients I had at home: frozen strawberries, fresh spinach, 1 teaspoon of sugar (i know, i know but it tasted so bad without the banana that I had to replace the sweetness with something) and 2 tablespoons of oats cooked in water. I would like to add however, that after 30 something km my quads started feeling funny and cramping, not so usual considerin it wasn`t really a fast or tough ride. So I think I should consider adding more outs or something that would provide me with more carbohydrates during the ride. I could also simply grab a banana to have during the ride but quite frankly, I`m not a big fun of eating during training.
Evet! FODMAPs diyetimin ilk günü hakkında size bilgi vermeye hazırım!
1. Gün:
FODMAPs diyetine başlamaya karar verdiğimde saat Cumartesi gecesi 11:30`u gösteriyordu. Taktir edersiniz ki o saatte çıkıp alışveriş yapma gibi bir şansım olmadı. İlk günüm olan Pazar sabahı için evde bulunan ve tüketebileceğim mazlemeleri kullanarak 70kmlik bisiklet antrenmanım öncesi bir kahvaltı hazılrmaya çalıştım. Donmuş çilek, taze ıspanak, 1 tatlı kaşığı şeker (evet biliyorum :( ancak evde muz olmadığından tatlanması için altenratif birşek koymak zorundaydım!) ve suda pişirdiğim 2 yemek kaşığı yulaf ezmesini blenderden geçirerek kendime bir smoothie hazırladım. Dürüst olmak gerekirse sanırım bu smoothie 70km lik sürüş için yeterli olmadı. Otuzuncu kilometreden sonra bacaklarmın üst kısımları kasılmaya ve kramplar girmeye başladı. Hızlı ve zorlu bir antrenman olmadığını düşünürsek biraz garip bir durumdu. Bir sonraki antrenmandan önce daha uzun süreli enerji sağlayacak daha yüksek karbonhidrat içeriği olan bir kahvaltı seçimi bulmalıyım. Daha fazla yulaf ekleyebilir, sürüş esnasında bir muz tüketebilirim mesela. Açıkçası antrenman sırasında birşeyler yemekten pek hoşlanmadığımdan kahvaltıyı arttırmak daha mantıklı olabilir sanırım.
I also had a coffee with a liitle bit of lactose-free milk, because I find that it really wakes me up and helps me during training (and I am slightly addicted to it :) ). The glass is only half-full because I only decided to take the pic after drinking half of it (yes, I am a hungry child!:) and the girl at the background is Priscilla, my sexy bike :)
Smoothienin yanında bir fincan da laktozssuz süt eklenmiş kahve içtim. Kahvenin beni uyandırdığını ve antrenmanlar sırasında pozitif etkisi olduğunu hissetmişimdir hep (ve evet sanırım biraz da kafein tiryakiliğim var:) ) Smoothie bardağının yarısının boş olma sebebi, yarsını içtikten sonra resmi çekmeye karar vermiş olmam (evet genelde hep aç bir insanım!:) arkadaki fıstık da Priscilla, seksi bisikletim :)
Lunch was chicken breast sauted with carrots, rice and salad made from tomato, cucumber and lettuce. Dinner was stirfried chicken (again) with some salad from the same ingredients.
Durin the day I had a mandarin some rice cakes and a coffee with a drop of skimmed milk as the cafè did not have lactose-free or non-dairy milk.
Öğle yemeğim havuç ile sotelenmiş tavuk göğsü ile pirinç pilavıydı. Yanında domates, salatalık ve maruldan yapılmış bir salata da vardı. Akşam yemeği tatlı kırmızı biberle hazılrnamış tavuk göğsüydü (evet yine tavuk) ve ayni malzemelerden hazırlanmış bir salataydı.
No comments:
Post a Comment